İnsan ruhu birçok karmaşayı içinde barındırsa da ortak bir istekte buluşur: ” Kendini iyi ve huzurlu hissetmek…” Bunun hepimizin hakkı olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatın koşturmacası içinde çoğu zaman kendimizi unuturuz. Susmayan cep telefonları, sürekli gelen e-postalar, yetiştirilmesi gereken işler, evraklar, trafikteki yoğunluk vs… Bu tempo insanları inanılmaz bir psikolojik yorgunluğun içerisine sürükler. Sonuç: “Çok yoğundum.” cümlesiyle tamamlanan bir gün, yorgun bir ruh ve kapanan gözler… Gün tamamlandı. Gerçekten tamamlandı mı?

Peki ya biz? Benliğimiz? Kendimiz ve mutluluğumuz için hatta kendimizi keşfetmek için ne yapıyoruz? Zihnimiz nefes almayı ve yoğun akışa bir “Dur!” demeyi hak etmiyor mu?

Yol boyu akan bir ırmağın sesini dinlediniz mi? Elinize kurumuş bir yaprağı alıp nasıl dağıldığını gözlemlediniz mi? Kuş seslerinin insan ruhuna iyi geldiğini fark ettiniz mi? Veya yol boyu giden patikayı terleyen teninize vuran rüzgâr eşliğinde bir taşa oturup izlediniz mi? Ben bunların cevabına “Evet” demeyi Hiking veya diğer adıyla “Günübirlik Doğa Yürüyüşü” ile öğrendim.

Hiking, bir paylaşımdır. Hayatı birbirinden çok farklı insanların, doğanın kucağında birkaç saatini  beraber geçirmesidir. Her mevsim yapılabilen bir spor oluşu doğanın her rengine hâkim olmayı sağlar. Yürüyüş temposunun sabit olması ve parkuru belirli sürede tamamlamak şart değildir. Doğanın tadını çıkararak yapılan yürüyüş, bu sebeple yüksek kondisyon da gerektirmemektedir. Her insanın yapabilmesine de olanak tanımaktadır. Sırt çantanda bulunduracağın su ve atıştırmalıklar hayatta kalmanı sağlamanın dışında Hiking’e ayrı bir tat katar.

Bence Hiking’deki temel amaç tamamen doğayı yaşamaktır. Takım çalışmasının ve birliğin ön planda olduğu etkinliklerdendir. Tabii dilerseniz solo olarak da yapabilirsiniz.

Peki Hiking Nasıl Yapılır?

Keşif grubu öncelikle yürüyüş parkurunu belirler, doğanın en güzel yaşanabileceği yerleri sizler için bulur, sonrasında çizilen rotada kaptan yoktur. Dağ, tepe, ırmak… doğayı hissedebileceğin her yere değer ayaklar. Toplu halde başlanılan yolculuk, insanın kendini dinlemesini ve zihnini boşaltmasını, bir nevi özgürleşmesini sağlar. Zaman sınırlaması 2-8 saat arası değişir, elbette bir günden fazla sürebilen Hiking’ler de vardır. Bu süreçte istediğiniz kadar yürüyebilir, doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Tek şart gruptan bağımsızlığını çok da ilan etmemektir, kimse ormanlık bir alanda kaybolmak istemez sanırım:)

 Bana Hiking yetmez, ben doğayı daha çok yaşamak, doğada daha fazla yürümek hatta daha fazla doğanın içinde olmak, günlerce bu heyecanı yaşamak istiyorum diyorsanız, işte o zaman karşınıza yeni bir kavram çıkıyor: “Trekking.”

Peki, Hiking ve Trekking farkı nedir?

Her ne kadar bu iki etkinlik benzer gibi gözükse de aslında aralarında büyük farklılıklar vardır: Trekking daha organize ve kamplı bir yürüyüştür hatta dağcılığın ilk adımı olarak da düşünülmektedir. Aralarındaki önemli farklardan biri de Hiking’de gün genellikle katılımcıların kendi evlerinde noktalanırken (isterlerse elbet günlük bir kamp yapabilirler), Trekking’de ise doğa yürüyüşü kalınan yerden devam edeceği için konaklama olur ve genellikle birkaç gün sürer. Hiking, daha çok eğlence ve doğadan çok yorulmadan zevk almak için yapılmakta iken, Trekking’de ise hedefe ulaşma amacı vardır ve özellikle fiziki olarak daha dayanıklılık isteyebilir. Zevk ve eğlencenin yanı sıra daha ciddi beceriler gerektiren bir etkinliktir. Yüzme, tırmanış becerisi, dayanıklılık vb. gibi becerilere sahip olmayı gerektirmektedir.

Trekking ve Hiking Bir Spor Dalı mıdır?

Bu iki kavramı spor dalı olarak kabul edebilir miyiz? Öncelikle sporun tanımına baktığımızda: “İnsanların bireysel veya toplu olarak, önceden belirlenen kurallar içinde başarı kazanmaya yönelik mücadele etmesi ve düşünme kabiliyetlerini de rakibine karşı geliştirmesini kapsayan bedensel hareketlerin tümüdür (Filiz, 2002). Şeklinde karşımıza çıkan tanımdan da anlaşılabileceği gibi Hiking ve Trekking’in bir spor dalı olarak düşünülmesi olası değildir. Çünkü iki fiziksel aktivitede de herhangi bir rakip yoktur, rakibe karşı mücadele yoktur ve bir müsabakaya hazırlık söz konusu değildir.

“Trekking ve Hiking’i ne olarak kabul etmeliyiz?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Aslında bu iki kavram da fiziksel aktivite olarak düşünülebilir. Çünkü fiziksel aktivitenin tanımına baktığımızda: yürüme, koşma, sıçrama, yüzme, bisiklete binme, çömelme-kalkma, kol ve bacak hareketleri, baş ve gövde hareketleri gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren gün içerisindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilirler.(*) Yani Trekking ve Hiking için günlük işlerimizden ve uğraşlarımızdan fırsat bulduğumuzda, ruhumuza iyi gelecek bir şey istediğimizde başvuracağımız fiziksel aktivitelerdir diye düşünebiliriz.

Peki doğada yürüyerek ve/veya koşarak bir spor yapılabilir mi?

Evet, teknik olarak aslında bunu karşılayan birkaç spor dalı vardır fakat özellikle Hiking ve Trekking’e en yakın olarak bir tane vardır: Trail Running… Bu spor, Hiking ve Trekking’den çok daha fazla beceri, güç ve emek ister. Dikkat ve yüksek kondisyon bu sporun anahtar sözcükleridir. Ayrıca “Patika Koşusu” olarak Türkçede yerini bulan bu spor sayesinde insan doğayı kucaklar. Asfaltın tekdüzeliğinden kendini kurtarır, ayağınızın altında parkur bazen çamurla, bazen karla kaplıdır. 10 km ile de patika koşusu yapabilirsiniz 100km ile de ve hatta daha fazlasıyla da…

Kısaca bu üç doğa etkinliğini karşılaştırdığımızda: Hiking başlangıç düzeyi, trekking bir orta derece etkinlik iken, Trail Running’in ise daha kapsamlı, beceri, dayanıklılık ve güç gerektiren bir spor olduğunu düşünebiliriz.

Ve son olarak…

Kendini iyi hissetmek… Sanırım bu bizim elimizde… İyilik hâli denilen şey, bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal boyutlarda işlerliğinin geliştirilmesinin amaçlandığı bir yaşam biçimi olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalarda da bu hâlin sağlanmasındaki en büyük etmenlerden biri spor ve egzersiz aktiviteleridir. Bireyin mutlu olmasında bu aktiviteler önemlidir (Tel, 2020:43). İyi hissetmek ve mutlu olmak için doğanın ve sporun iyileştirici gücü olduğunu ve insan psikolojisini desteklediğini unutmayalım. Ve tabii ki ekip çalışmasının önemini… Sporu doğanın içinde daha da sevmeyi de…

Yazıya dipnot: Karantina döneminde içimde sönmeye yüz tutan parkur keşfetme merakını, farklı bir şehirde olmama rağmen BOLD sayesinde yeniden kazandım. Topluluğun oluşum heyecanı km’ler ötesine kadar geldi. Bir parkur keşfedip tüm BOLD yüreklerle doğada meditasyon yapma zamanı…

Müge B.

Kaynakça:

  • FİLİZ, K. (2002). Sporun Tanımlanması ve Kapsamının Belirlenmesi Üzerine Bir Çalışma. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi. Cilt:22, Sayı:2, 203-211.
  • TEL, M.(2020). İyilik ve Spor. Spor Eğitim Dergisi. Cilt 4, Sayı 2, 42-52.