Sonny Colbrelli – 2021 Paris Roubaix Finish Çizgisinde

Bu yazıyı “Kuzey’in Cehennemi” lakaplı Paris-Roubaix yarışını izledikten sonra yazmaya karar verdim.

Bisikletin güzelliğini 2 yıl önce keşfettim ve her geçen gün yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum. Birkaç yıl önce “Bisiklet yarışı nedir?” diye bir soru ile karşılaşsam tek söyleyebileceğim şey sanırım Fransa Bisiklet Turu ve doping skandalları sebebiyle adını duyduğumuz bir bisikletçi olurdu. (Lance Edward Armstrong)

Bisikletle ilgilenmeye başladıktan sonra bu sporun kültürü, tarihi ve efsaneleri ile ilgili o kadar çok şey öğreniyorsunuz ki, hiç durmadan camiadaki haberleri, yeni teknolojileri, ünlü yarışları takip etmeye başlıyorsunuz.

Peki, Nedir Bu Bisiklet Yarışları?

Tadej Pogacar 2021 TDF’de Sarı Mayo İle

Daha detaya girersek; bisiklet dünyasında her yıl yüzlerce yarış düzenleniyor. Bunların her biri farklı türlerde oluyor. İlk olarak daha aşina olduğumuz turlardan başlayalım. Dünya’da “Grand Tour” olarak adlandırılan üç tur var. Bunlar mayıs ayında düzenlenen “Giro D’Italia”, ağustos sonunda düzenlenen “Le Tour” ve eylül sonunda düzenlenen “La Vuelta”:  bu yarışlar sırasıyla İtalya, Fransa ve İspanya ülkelerinde gerçekleştiriyor.

Popülerlik açısından bakılırsa sıralama Le Tour, Giro ve Vuelta şeklindedir. Bu üç tur da 21 etaptan oluşuyor ve yarış aralarında sadece 2 günlük dinlenme süreleri var. Bisikletçiler turlar boyunca günde ortalama 200 km bisiklet sürüyorlar ve farklı türdeki etaplarda yarışıyorlar. Bunlar genellikle “Dağ Etabı, Sprint Etabı, Takım ve Bireysel Zaman” karşı etapları ile “Puncheur” diye adlandırılan bisikletçilerin genelde kazandığı kısa ve dik tepelikler barındıran etaplardır.

2021 TDF, Stefan Kung Zamana Karşı Etabında Üzüm Bağlarından Geçerken

Her farklı etap türü için farklı tipteki bisikletçiler daha avantajlıdırlar. Örneğin Sprint etapları genellikle düz profile sahip, fazla tırmanma olmayan etaplardır ve yarışın son birkaç yüz metresine 5-10 kişilik gruplar halinde girilir. 200 km sonrasında bacaklarında en çok patlayıcı gücü saklayabilen bisikletçinin yarışı kazanma ihtimali bir hayli yüksektir. Dağ etaplarında daha çok dayanıklılığı yüksek ve hafif bisikletçiler avantajlıdırlar. Zamana karşı etaplarında ise, bireysel olarak belli bir mesafeyi en hızlı sürede tamamlayabilen bisikletçiler avantajlıdır. “Bireysel” derken neyi ifade etmek istediğimiz kısmına ilerleyen bölümlerde değineceğiz. Turları genellikle dağ etaplarında dayanıklı olan, sprint etaplarında da  Peloton’u kaçırmayacak kadar güçlü kalabilen genel klasmancılar kazanmaktadırlar.

2020 Giro’d Italia İkonik Stelvio Geçidi

Grand Tour’ların yanında her ülke kendi turunu düzenler fakat bu turlar genelde daha az popülerdir ve az prestijlidirler. Örneğin, “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu”, aslında harika coğrafyalarda geçen bu turun, Grand Tour’ların rotalarından çok eksik yanı yok, fakat popülerlik olarak onlardan maalesef bir hayli geride. Diğer turlar, “UCI World Tour” organizasyonu altında yapılırken, TUR UCI, “Pro Series” organizasyonu altında  yapılıyor. World Tour ve Pro Series’i Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’ne benzetebiliriz. Genellikle TUR’a bisiklet takımları biraz daha ikinci planda tuttukları sporcuları göndermekte. Bunun ülkemizde henüz bisiklet kültürünün yerleşmemiş olması ile de ilgisi çok büyük tabi.

Turların dışında farklı ülkelerde düzenlenen tek günlük yarışlar da var. Bu yarışların da en prestijlileri genellikle bisiklet sporunun doğduğu, Belçika, Fransa, İtalya, Hollanda gibi ülkelerde düzenlenmektedir. Bu yarışlar genellikle klasikler olarak adlandırılır ve çoğu onlarca yıldır düzenlenmektedir. Klasiklerin içinde de beş tane yarış diğerlerinden daha önemlidir ve “Monuments of Cycling” olarak adlandırılırlar. Anıtsal yarışlar: “Milan – San Remo”, “Strade – Bianchie”, “Paris – Roubaix”, “Liege – Bastone – Liege” , “Il Lombardia”. Anıtsal yarışları kazanmak neredeyse Grand Tour kazanmak kadar prestijli ve önemlidir. Her bir yarışın ayrı zorluğu, ayrı bir hikayesi vardır.  Bu konuyla ilgili gelmiş geçmiş en büyük bisikletçi Eddy Mercx’in Paris – Roubaix yarışını anlatan “A Sunday In Hell” filmi kesinlikle izlenmeli. Klasiklerin yarış galipleri konusunda ise genellikle tüm bisikletçi özelliklerini bir arada bulunduran (puncheur) sporcular ağır basmaktadırlar.

2021 Paris Roubaix, Peloton ve Arnavut Kaldırımlar

Turlar ve Klasikler hakkında biraz bilgi sahibi olduk. 

Peki, Kimdir Bu Dünya Şampiyonu?

Dünya bisiklet federasyonu veya kısa adıyla UCI her yıl sezon sonunda Dünya Şampiyonası düzenlenmektedir. Dünya şampiyonası profili klasiklere benzeyen rotalarda tek günlük yarışlar olarak düzenlenmektedir. En önemli yarışları:  “Klasik Yol bisikleti ve Zamana Karşı” olarak iki türdedir. Her iki branşın da şampiyonu farklıdır. O gün yarışı kazanarak Dünya şampiyonu olan bisikletçi, “beyaz üzerine gökkuşağı desenli mayoyu giymeye hak kazanır ve sonraki bir yıl boyunca tüm yarışlarda o mayo ile yarışır. Şampiyonluğu bir kez kazandıktan sonra bisikletçiler ölene kadar mayolarının yakalarına, manşetlerine gökkuşağı desenini işletmeye hak kazanırlar.  Yol yarışı ve zamana karşı Dünya Şampiyonlarının ikisinin de gökkuşağı mayoları olması durumunda, birbirlerinin branşlarında yarıştıklarında bu mayoları giyemezler.  

Julien Alaphilippe Gökkuşağı Mayosu ile 2021 TDF açılış etabını kazanıyor.

Peki, Olimpiyat Şampiyonu?

Olimpiyatlar da Dünya şampiyonası gibi farklı branşlarda yapılmaktadır. Olimpiyat Şampiyonu olan bisikletçi 4 yıl boyunca, şampiyon olduğu branşlarda yarışırken altın renkli kaskı ile yarışır.

2021 Olimpiyat Şampiyonu Richard Carapaz Altın Rengi Kaskı İle

Bu yarışların her birinde 200 – 250 kadar bisikletçi yarışıyor. “Peki, yarışı kazanan bisikletçi her zaman en hızlı pedal çeviren, virajları en hızlı alan, yokuşları en hızlı tırmanan mıdır?” Cevabı net: “Hayır.” Zamana karşı etapları dışında bir bisiklet yarışını kazanabilmek için yetenekli olmanız ve diğer tüm sporculardan güçlü olmanız tek başınıza yetmez. Sizi taşıyabilecek sağlam bir takımınız ve iyi bir taktiğiniz yoksa bir yarışı kazanmak çok kolay olmayacaktır.

Bisiklet yarışlarında genellikle 6 – 8 kişilik takımlar halinde yarışılır. Takımlar, liderlerini korumak için drafting denilen tekniği uygularlar. Drafting:  Bir bisikletçinin maruz kaldığı rüzgar direncini azaltmak için başka bir bisikletçinin arkasında yol almasıdır. Bu nedenle çoğu zaman domestik bisikletçiler liderlerini maksimum enerjiyle yarışın son kısmına getirmeye çalışırlar ki aralarındaki en güçlü bisikletçi etap / yarış galibiyetine ulaşabilsin.

Kimi yarışlarda  veya etaplarda ise domestikler yarışın önündeki kaçış grubuna ulaşamazlar veya olimpiyatlardaki ya da Dünya Şampiyonalarındaki gibi takım arkadaşları sınırlı olabilir. Bu durumda bisikletçilerin diğer rakiplerine güvenmeleri, beraber çalışarak enerjilerini korumaları, birbirlerine yardım etmeleri gerekir ki galibiyete ulaşabilsinler. Beraber çalışılan etaplarda genellikle yarışın son metrelerinde en çok enerjisi ve gücü kalan bisikletçi sprintte yarışı kazanır.

Peki, Ya Beraber Çalıştığınız Rakibiniz Sizden Kat Kat Güçlü İse Ne Olur?

Beraber sprinte girdiğinizde, yarışı kazanamayacağınız kesin ise  rakibinize yardımcı olur musunuz? Bu yıl takip ettiğim iki bisikletçi için bu durum geçerli. Bunlardan biri Belçikalı Wout Van Aert, diğeri Hollandalı Mathieu Van Der Poel.

İkisi de 27,28 yaşlarında ve küçük yaşlardan bu yana yarıştıkları tüm kulvarlarda birbirlerinin rakipleri olmuşlar. Küçüklük derken 13,14’lü yaşlardan bahsediyoruz. İkisi de Cylocross kökenli ve ikisi de sınıflarındaki diğer bisikletçilere göre çok daha güçlüler. Farklı tür etaplarda galibiyet alabiliyor, takım arkadaşlarına ihtiyaç duymadan yarışları kazanabiliyorlar.

Van Aert ve Van Der Poel, 2020 Tour of Flanders Finishinde

Mathieu Van Der Poel ve Wout Van Aert , De Ronde Sprint Finish2021’de Van Aert muhteşem bir yıl geçirdi, Van Der Poel ise bu yıl ilk kez katıldığı  TDF’de sarı mayoyu üzerine geçirerek dedesinin hatırasına selam gönderdi. Ardından olimpiyatlarda talihsiz bir kaza geçirdi, fakat birkaç ay sonra güçlü bir şekilde tekrar pelotona geri döndü.

Karşınızda neredeyse katıldıkları her yarışı kazanan Van Aert veya Van Der Poel gibi rakipler varsa nasıl bir yarış stratejiniz olur?

Mathieu Van Der Poel, Paris Roubaix 2021

Bunu, Van Aert için 2020 olimpiyatlarında yol bisikletinde gördük. Yarışın son 25 kilometresinde Ekvadorlu Richard Carapaz’ın atağını normal şartlarda Van Aert rahatlıkla karşılayabilirdi ve yarışı kazanabilirdi. Tabi  Carapaz’ı takip eden Van Aert’in grubu ortaklaşa çalışmayı kabul etseydi. Bu gruptaki herkes Van Aert’in altına ulaşmak için her şeyi yapacağını biliyordu ve kendileri çalışmak yerine aralarındaki en güçlü bisikletçiyi, Van Aert’i  öne sürdüler ve onun draftını kullandılar. Sonuç olarak Van Aert de bir insandı ve Carapaz’ı yakalayamadı. Carapaz, altın madalyayı evine götürdü, takip grubunda kalanlar ise altın madalya şansını vermeyi tenezzül etmedikleri Van Aert’la gümüş madalya için sprint mücadelesine girdiler. Yine de kaybettiler. Oysaki Van Aert’la ortak çalışmayı kabul edip birbirlerine yardım etselerdi, gümüş madalya yerine altın madalya için sprint finishi yapma şansları olacaktı. Sonuç olarak WVA gümüş madalyayı kazandı.

Tadej Pogacar ve Wout Van Aert 2020 Tokyo Olimpiyatları, Gümüş Madalya  Mücadelesi

Van Der Poel için ise durum biraz daha farklı oldu, bu sefer geçtiğimiz haftalarda düzenlenen Paris-Roubaix’e gidiyoruz. Yarışta hem Van Aert hem de Van Der Poel var,  yarışın çamur deryasında geçecek olması bu iki Cylocross kökenli bisikletçiyi daha da favori yapıyordu. Beklenildiği gibi oldu ve insan üstü zorlukta bir yarış gerçekleşti. Onlarca kaza oldu, bisikletçiler daha yarışın yarısına gelmeden tamamen çamura bulandılar. Van Aert’ın bacaklarına sezonun yorgunluğu çökmüş olacak ki, ön sıralarda pek yer alamadı ve yarışı 7. olarak bitirdi. Van Der Poel ise, ilk kaçış grupları oluştuğunda bitişe uzun mesafeler kala 3. takip grubundaydı. Kaçış grubundaki İtalyan Gianni Moscon 50 km kala bir atakla solo kaçışa başladı ve başarılı da oldu. Yarışı kilometrelerce 1- 2 dakika önde götürdü. Bu sırada Moscon’un 3 dakika gerisinde olan Van Der Poel çalışmaya başladı ve öndeki takip grubunu yakaladı. Moscon ile aralarında 1:30 dakika kadar bir süre farkı vardı ve Van Der Poel bu farkı kapatmak, yarışı kazanmak için her şeyi yapacaktı. Beklendiği gibi oldu ve VDP grubu Moscon’u kovalamaya başladı. 3 kişilik takip grubunda VDP, Sony Colbrelli ve genç Vermeersch vardı. Colbrelli ve Vermeersch VDP’nin bu yarışı kazanmak için her şeyi yapacağını biliyorlardı ve akıllıca bir taktikle onun arkasındaki yerlerini aldılar. Kilometreler boyunca Mathieu takip grubunun en önünde yer aldı ve arkasındaki iki kişiyi çekti. Gerçekten insan üstü bir efor sergiledi. Normal şartlar altında kolaylıkla geride bırakabileceği rakiplerini ekarte edebilmek için bir atak yapamadı. Rakipleri ise onun oluşturduğu koridoru kullanarak güç tasarrufu  modunda Roubaix velodromuna kadar geldiler. Roubaix velodromuna geldikten sonra 1.5 tur atılacak ve sprint finish yapılacaktı. O ana kadar öne pek gelmeyen 2 takipçi, son 100 metre kala atak yapmaya başladı. VDP atağa cevap verme konusunda biraz geç kaldı ve asıl branşı sprint olan Sonny Colbrelli, yarışta ipi kolayca göğüsleyebildi. Vermeersch ikinci,  VDP ise 3. oldu. Yarışın sonunda Sonnly Colbrelli’nin sevinci inanılmaz büyüklükteydi, VDP ise yere kapaklandığı gibi kaldı. Yarışı kazanamasa da kazanma uğrunda ruhunu teslim etmek üzereydi.

Roubaix, Van Der Poel, Arkasında Colbrelli ve Vermeersch

Colbrelli, yarış sonu verdiği röportajda, “VDP’nin ne olursa olsun atağa geçeceğini, kaçıştaki Moscon’u yakalamak için her şeyi yapacağını bildiğini ve taktiğinin sadece VDP’yi takip etmek” olduğunu açıkladı.

Van Aert ve Van Der Poel’in olimpiyatlarda ve Paris-Roubaix’de karşılaştığı senaryolarla, elbette diğer güçlü bisikletçiler de sık sık karşılaşıyorlar. Benzer durumda kendisinden faydalanılan bisikletçinin yapabileceği şey ya hızlanıp kendinden faydalananlardan kurtulmak  olacak ya da durumu kabullenip kendi yolunda gitmeyi tercih edecek. İkisinin de getirdiği dezavantajlar yüksek, avantajları ise minimal düzeyde. Fakat  MVDP ve WVA bu ikileme rağmen; anıtsal yarışlar, klasikler, turlar, farklı tipteki etaplar kazanabilecekleri için, onların isimlerini biliyoruz ve takip ediyoruz.

Taktik olarak bunları uygulamak, diğer sporcuların sunduğu avantajı kullanmak ne kadar adaletlidir? Zafere giden yolda yapılan her şey mubah mıdır.?

Bu uzun bir tartışma konusu, belki de burada bir doğru veya yanlış yok. Yarışmanın doğasında böyle şeyler var ve kuraldışı yapılan bir hareket yok. Çok şanslıyız ki, önümüzde onların kapışmalarını izlemek için hatrı sayılır bir zaman var ve kim bilir önümüzdeki sezonlarda hangi hikayelere konu olacaklar?

.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın