Koşu Tarihinde Kadının Varoluşuna Kısa Bir Bakış

Şimdi, tarihte kısa ama derin bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Antik çağlardan başlayalım: 300 Spartalı’yı duymayanınız veya izlemeyeniniz yoktur sanırım. Savaşçı erkeklerin yer aldığı bir macera. Peki, Spartalı kadınları hiç duydunuz mu? Tanrı Hera’ya adanan Antik Yunan oyunlarının direnişçi kadınları… Hera’nın Olympia’da düzenlenen şenliklerinde bekâr kadınlar dört yılda bir olması şartı ile koşu yarışlarına katılırlardı. Prenses Atalanta bu kadınlardan biriydi. Kendini koşu sporuna adayan bu prenses, evleneceği genci seçerken bile tek kıstas belirlemişti kendince: “Atalanta’dan iyi koşabilmesi.”

Antik çağlardan sonra 1896’da Stamata, 1926’da Violet Piercy, 1954’te Diane Leather, Roger Bannister gibi isimlerle kadınlar koşu sporunda varlığını sürdürmeye çalışsa da yıllar boyunca kadınların 200 metreden fazla yarışa girmesine izin verilmedi. Bunun sebebini sahte raporlarla mantığa bürüdüklerinde ise kamuoyuna sunulan gerekçe şuydu: “Zayıf kadın cinsiyetine eziyet olabilecek ve onların sağlığı için endişe yaratacak sportif faaliyetler yasaktır (1928).”

1960 yılında Roma’da düzenlenen yaz olimpiyatlarında erkekler 16 koşu yarışına katılma hakkına sahipken, kadınların sadece 5 koşu yarışına katılma hakkına sahip olduğunu biliyor muydunuz?  32 koca yıl yasaklanan koşu yıllar sonra ilk defa Roma’da düzenlenen bu olimpiyatlarda yeniden canlanmaya başlamıştı. O gün orada, 49 Türk kadın sporcu ile birlikte atletizm alanında yarışacak olan  “Aycan Onur Önel”de vardı. 100 metre kısa mesafe koşusuna katıldı evet elendi ama orada yarışan kadınlar arasına adını yazdırdı hatta tarihe. Bu gelişmelerle, kadınların olimpiyatlarda yeniden koşabilmesi biraz yüz güldürecek gibiyken 1961 yılında Amatör Atletizm Federasyonu, kadınların bütün yol koşularında yarışmasını yasakladı. Bu yasağa tepki olarak 19 yaşındaki Julia Chase yaptığı uğraşlarda başarılı sonuçlar elde edemeyip bir de üzerine “Eğer erkek yol yarışlarında koşarsa bütün yarışlardan men edileceği” tehdidini de alınca, kendisi o yıl düzenlenen Manchester Yol Yarışı’na gayri resmî şekilde katıldı. Yarışı tam anlamıyla tamamlayamasa da tepkisini gösterdi.  Kadınların koşu için direnişi devam ederken asıl ses getiren girişim bakın ne zaman oldu:

Ben de varım!” cümlesini haykırabilmenin sayısal ifadesi… Tarih 1967’yi gösterirken Boston Maratonunda bir ilk yaşandı. 261 numarasını göğsünde gururla taşıyan ve ismini kısaltarak bir erkek imajı yaratan, imkânsızı başarıp parkurda yerini alan Kathrine Switzer… Maratonda yarışan ilk kadın olma unvanını, bitiş çizgisine ulaşabilmesinin önündeki engellere rağmen kazandı. Switzer’ın önündeki engel yarış organizatörlerinin ta kendisiydi, onu yarıştan çıkarmaya çalışsalar da aynı maratonda onunla yarışan erkek arkadaşı ve antrenörü buna müsaade etmedi, yarışa devam etmesi için ellerinden geleni yaptılar. Artık kadınların koşu sporunda kendilerine olan güvenleri bu gelişme ile daha da arttı.

Switzer, meşaleyi sadece ateşledi ve bu ateşi asla söndürmemeleri için bütün koşucu kadınlara armağan etti. Bu gelişmeden sonra Amatör Atletizm Federasyonu kadınlara maratonlarda yarışabilmeleri için resmi izni verdi ama tek şartla: “Erkeklerden farklı bir zamanda veya farklı bir başlangıçla yarışa başlamalılardı.” 1972 yılında New York Maratonu’nda kadınlar kendilerine “özel” başlangıcı reddetti ve start çizgisinde 10 dakika boyunca oturma eylemi yaptılar. Bu eylemden sonra da sanırım artık kadınların bu direnişi bazı çevrelerce göz önünde bulunduruldu ve yıllarca süren kadın olimpiyat maratonu isteği 1984 yılında kabul gördü. Hatta bunun öncesinde de kadınlar, koşudaki varlığını daha da benimsetmek için bunu kıyafetlerine de yansıtmaya başladılar ve 1977 yılında Jogbra olarak adlandırılan ilk spor sütyeni üretildi.

Ve günümüze gelindiğinde… Binlerce kadının yollarda, patikalarda özgürce koştuğunu, diledikleri yarışa katılabildiğini görüyoruz. Bu durumun bu kadar kolay olmadığını tarihten örneklerle sizlerle paylaşmak istedik. Kadın her zaman emek harcayarak, tırnaklarıyla kazıyarak verdiği mücadelesini koşu alanında da vermiş ve asla vazgeçen değil, daima çözen ve vazgeçmeyen, yolundan dönmeyen ve önündeki yolu, her engeli aşarak koşmaya çalışan birey olmuştur.

Kadın Neden Koşar?

Her kadının koşma sebebi farklıdır: Bazıları spor yapmak amacıyla, bazıları formda kalmanın koşmakla mümkün olduğunu düşündüğü için veya farklı sebeplerle… Bu konuda bir araştırma ise bize şunları söylemektedir: Kadınlar sadece formda kalmak, sağlıklı ve zayıf kalma isteği için değil, aynı zamanda sosyal ilişkiler kurma, eğlence amaçlı ve sporla gelen deneyim- duyguları arama isteği sebebiyle koşmaktadırlar. Bir diğer araştırma da, kadınlar koşuyu hayatlarında bir sorumluluk olarak gördüklerini vurgulamıştır. Hatta hayatları boyunca koşmak istediklerini ve bunun kendileri için yaptıkları iyi bir şey olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmacıların kadın koşuculara, koşudan beklentileri sorulduğunda verdikleri cevap nettir: “Keyif aldığım için koşuyorum!”

Kadınlar koşu sporunu, sadece bir fiziksel etkinlik değil veya toplumun dayattığı vücut ölçülerine sahip olabilmek adına başvurdukları bir spor olarak görmemektedir. Aksine,  kadınlar için koşu bir nevi sosyalleşme, birlikte olma ve bütünleşmeyi hissetme arzusu, kendini toplumda iyi ifade edebilme biçimi, sosyal ilişkilerde kendini özgür ve özgüvenli hissedebilmenin şekle bürünmüş hali, eğlenebilmeyi tatma ve koşarken hissettiklerini yaşadığı duyguları veya bedenindeki değişiklikleri anlamlandırma faaliyeti olarak görmektedirler. Yani koşu kadının bir nevi kendini tanımasını, toplum içerisinde kendini anlamlandırmasını sağlayan sosyal, psikolojik ve fiziksel bir süreç. Bir mavi kadının dediği gibi: “Ben koşarken kendimle baş başa kalıyorum, doğayla bütünleşiyorum.” Kadınlar koşu sürecini tek boyutlu değil, derin bir şekilde çok boyutlu yaşamaktadır.

Kadınların Kilometreleri Aşabilecek Olmalarının Altında Yatan Sebepler

Kadınlar hayatın her alanında sporcudur aslında. Ev işleriyle uğraşırken fiziksel olarak yaptıkları faaliyetler, masa başında çalışırken veya çocuğunun ödevini yaptırırken zihinsel aktivitelerle desteklenir. Sürekli bir hareketlilik içerisinde olan kadının aslında doğuştan getirdiği bu enerji bir nevi parkurlarda açığa çıkar belki de kadın yolda veya patikada kendine kavuşur, özüne döner.

Yarış mesafeleri uzadıkça kadın katılımcı sayılarının azaldığını görmekteyiz. Ben bunun sebebini kadının kendi doğasının ve gücünün farkında olmayışına bağlıyorum veya kadına yüklenilen: “Sen yapamazsın, bedensel olarak yetersizsin, yeteri kadar antrenmanın yok!” söylemlerine. Oysaki araştırmalar bunun tam zıttını söylüyor. Uzun mesafeleri kat edebilmek kadının kendi özünde var: 10 erkek ve 10 kadın patika koşucusunun üzerinde yapılan bir araştırmada, koşucuların yükselti değişikliği 6000 metre civarında ve 110 km’lik bir ultra-trail koşu yarışı öncesi ve sonrası nöromusküler fonksiyonlar açısından değerlendirildi. Genel yorgunluk, kas içindeki yorgunluk ve sinir sisteminin durumu değerlendirme aşamalarındandı. Merkezi sinir sistemi ve beyindeki yorgunluk her iki cinsiyet açısından benzerlik gösterirken, erkeklerin kuadrisepslerde ve baldırlarında daha fazla yorgunluk olduğu görüldü. Bu farklılıklar, özellikle yarış mesafesi arttıkça, aşırı uzun süreli koşu yarışlarında kadınların daha iyi performans gösterdiğini kısmen açıklayabilir sonucuna vardırdı.

Başka bir çalışmada da,  “Antrenmanlı olan kadın-erkek koşucularda aşil tendon sertliği ve koşu enerji maliyeti” üzerinde durulmuştur. Antrenmanlı koşucularda vücudun belirli mesafelerde vücut kitlesine göre enerji talebi ve bununla aşil tendon sertliğinin ilişkisi incelenmeye çalışılmıştır.  Enerji talebinin normal hız ve nabızda cinsiyete göre farklılık göstermediği sonucuna, kadınlarda aşil tendon gerginliğinin erkeklerden daha az olduğuna, aşil sertliği ve enerji gereksinimi arasında da cinsiyete göre bir değişim olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda da, kadınların koşu sporunda bazı konularda daha avantajlı olduğu kanısına varabiliriz. Ancak kadınların avantajlarının yanında dezavantajlarının olduğu noktalar da vardır. Bu konulardan biri de yaralanmalardır. Bununla ilgili bir çalışma yapan Almeida vd. kadın koşucuların erkeklerle kıyaslandığında koşuya bağlı yaralanmalara / sakatlanmalara 2 kat daha fazla maruz kaldığını söylemişlerdir. Kadınların koşu sırasında erkeklere kıyasla farklı kalça ve diz biyomekaniği kullandığı, bu nedenle, koşuya bağlı yaralanmaların/ sakatlanmaların tedavisinde cinsiyetler arası farklılıklar gözetilerek bir tedavi programı oluşturulmasının gerekliliği bir başka çalışmada bizlere söylenmektedir.

The New York Times’da yayımlanan bir yazıda da kadınların koşu sporundaki avantaj ve dezavantajları yazılmış ve yazı bizlere özetle şunları söylemektedir: Kadınlar erkeklerden daha esnektir, bunun hem iyi hem kötü yanları vardır. İyi yanı esneklik sakatlama riskini azaltabilirken, daha yavaş olmanıza neden olabilir. Kadın koşucuların topuk vuruşunu yapma olasılığı erkeklere oranla daha fazladır. Bu da yaralanma ve sakatlanma riskini arttırabilir. Kadın fizyolojisi dayanıklılığa daha uygun: Vücuttaki yağ oranı ve yağ yakımı ile ilişkili olan bu durum uzun mesafede dayanıklılık sağlarken, kısa mesafe yarışlarında geride kalınmasına sebep olabilir veya yavaşlatabilir. Çocuk sahibi olan kadınlara bakıldığında da: hamilelik ve anneliğin hem psikolojik hem de fizyolojik olarak birçok rekabetçi kadının koşusunu olumlu etkilediği gözlemlenmiştir. (Amerikan Kara Goucher, çocuk sahibi olduktan ancak yedi ay sonra 2011 Boston Maratonu’nda yeni bir kişisel rekor kırdı.) Kadınlarda vücudun zayıf olma eğilimi gösteren bölgelerini çalıştırabilmek amacıyla kuvvet antrenmanları önem taşır ve bu da sakatlanmaların önüne geçmek için bir tedbirdir. 

Evet, erkekler hemoglobin konsantrasyonu nedeniyle daha yüksek maksimum oksijen alımına sahip olsalar da dayanıklılık, güç, kararlılık, emek, bazı fiziksel avantajlar, sorumluluk söz konusu olduğunda kadınların da uzun mesafelere göğüs gerebileceği, özlerine güvenirlerse bir şekilde yeterli antrenman desteğiyle kilometreleri ve engelleri aşabileceği aşikârdır.

Eski Mısır duvar resimlerine top oynayan ve akrobatik hareketler yapan figürler olarak yansıyan kadın, yüzyıllar öncesinin figürlerini şu an koşarak yollarda, patikalarda ete kemiğe bürüyor. Aslında koşu sporuyla ilgilenen her kadının unutmaması gereken cümlelerden biri: Clarissa P. Estes’in yazdığı gibi: “Güvenilmesi gereken tek şey, bir bitiş olduğunda başka bir başlangıcın da olacağıdır.” Kadınların koşmasına izin verilmedi, Switzer başlangıcı yaşattı. Bir yarış bitti, diğerinin zamanı kovalanmaya başlandı. Döngü kadın emeği, istekliliği, kararlılığı olduğu sürece devam ediyor, yol uzun…

KAYNAKLAR

Almeıda, S. A., D. W. Trone, D. M. Leone, R. A. Shaffer, S. L. Patheal, And K. Long. (1999). Gender Differences İn Musculoskeletal İnjury Rates: A Function Of Symptom Reporting? Med. Sci. Sports Exerc. 31(12),  1807–1812.

Çetin, S. , Ece, C. (2021). Spartalı Kadınlarda Spor ve Hera Oyunları. Rol Spor Bilimleri Dergisi, 2(3): 104-120.

Doğusan, S. Koçak, . F. (2019). Ciddi Serbest Zaman Katılımında Kadın Uzun Mesafe Koşucularının Deneyimlerinin Öz Belirleme Kuramına Göre İncelenmesi, Spor ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 6 (2), 230-249.

Fletcher, J. R. , Pfister, T. R. ve  MacIntosh, B. R. (2013). Energy cost of running and Achilles tendon stiffness in man and woman trained runners.  Physiological Reports, 1(7).

Harput G. (2019). Kadın ve erkek sporcularda biyomekaniksel farklılıklar. Kaplan Ş. (Ed.), Kadın ve Spor. 1. Baskı içinde (s.6-9).  Ankara: Türkiye Klinikleri.

Memiş, U. A. , Yıldıran, İ. (2011). Batı Kültürlerinde Kadınların Spora Katılımlarının Tarihsel Gelişimi. Gazi Beden Eğitimi Ve Spor Bilimleri Dergisi, 16(3), 17-26.

Mośko, E. M. , Rozmiarek, M. (2019). Why Women Run? Motıvatıons For Runnıng In A Half-Marathon Among Female Local Runners And Sport Tourısts. Olimpianos, 2(23), 475-488.

İnternet Kaynakları

https://www.activekids.com/running/articles/the-history-of-women-s running?page=2

https://www.runnersworld.com/uk/training/motivation/a26748147/a-history-of-womens-running/

https://www.runnersworld.com/runners-stories/a20841022/heroes-of-running-julia-chase-brand/

https://www.multibriefs.com/briefs/acsm/active090115.htm

https://www.nytimes.com/guides/well/running-women

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın